Del Parson'un "Mother's Love" (Annenin Sevgisi) adlı tablosu. |
Bugün annem, kızım ve ben hastanedeydik. Annemin ufak bir sorunu vardı, doktora göründü. Ben de genel bir kontrol için kan verdim. İşlerimizi hallettik, bizi gideceğimiz yere götürecek servisi bekliyoruz. Bu sırada karşımızda oturan genç bir kadın bana, "Siz de mi fizik tedaviye geldiniz?" diye sordu, bebeğimi işaret edip. Ben de, "Yok, annem için geldik." dedim. Sonra kadın yanındaki iki yaşlarında olan kızıyla ilgilendi biraz. Ardından telefonu çaldı, kulak vermemiştim konuşmasına. Birden gözleri doldu, göz göze geldik. Ağlamaya başladı. Ben zaten dayanamam, ağlayan kişiye; ister tanıdık, ister yabancı. "Ne oldu?" diye sordum. "Annem..." dedi.
Annesi beyin kanaması geçirmiş, birkaç gündür devlet hastanesindeymiş. Telefonla görüştüğü kişi sanırım kardeşiydi. O sırada nefes alıp verişinde sorun yaşandığı için yoğun bakıma alındığını söylemiş. Bunları gözyaşları içinde anlattı.
Sonra, "Anneler bir başka, annen yanında olduğu için o kadar şanslısın ki..." gibisinden bir şeyler söyledi. Gibisinden diyorum çünkü işin içinde anne geçince bende film koptu, anlayamadım bile kadının söylediklerini. "Kıymetini bil." dedi sanırım. Kıymetini bil. Bu cümle gün boyu zihnimde yankılanıp durdu.
İyi bir evlatsanız, bal kaymak bir ilişkiniz varsa ne güzel, çok şanslısınız.
Sözüm diğer kısıma. Lafı uzatmadan söyleyip gideyim:
Sadece, eğer bir anneniz varsa ve hala hayattaysa, kıymetini bilin. Klişe belki ama acı gerçek: Yarın çok geç olabilir.