17 Şubat 2015 Salı

Anne Olunca Anlarmışsın

Hep böyle derlerdi de içi boş bir laf gibi gelirdi. Anne olunca anlarsın. Elbette anne olmadan önce taş kalpli biriyken anne olunca şefkatli birine dönüşmüş değilim. O duygu şükür ki hep vardı içimde. Ancak şimdi, dünyanın bütün çocukları benim çocuklarım sanki. Nerede ağlayan bir çocuk görsem, nerede canı yanan bir çocuk görsem için yanıyor. Hele de bir şey yapamayınca. Anne olunca anladım, anne olmak demek kalbinin her bir hücresiyle kucaklamak demekmiş yavrunu ve onun bütün melek arkadaşlarını. 

Yeni doğduğu zamanlarda Ayşe Ece'ye giydirdiğim çorapların dikişleri rahatsız etmesin diye çorapları hep tersinden giydirdim. Tenine doğrudan değecek birçok kıyafetini hep tersinden giydirdim, bir tek o rahat olsun diye. Benim anne babam da öyle büyütmüş beni. Geceleri annem bezimi değiştireceği zaman babam bez soğuk soğuk tenime değmesin diye onu bacaklarının, kollarının arasında ısıtırmış. Birçok anne baba da böyle değil mi? Evladının bir yeri çizilse içi gider, onun canı yansa keşke benimki yansa da ona bir şey olmasa der. Böyle böyle yıllar geçer, küçücük yavru büyür. Ona olan sevginiz katlanarak artar. 

İşte son birkaç gündür, bunları düşünüp duruyorum. Özgecan'ı duymayan kalmamıştır sanırım. Dün gece kızımı uyuturken, annesini düşündüm. O da böyle böyle büyütmüştü yavrusunu. Ne yapıyordur şimdi? Nasıl dayanır ki insan buna? 

Önceden yok muydu buna benzer olaylar? Vardı, onlara da çok üzülüyordum ama şimdi, anne olunca her şey daha başka bir anlam kazandı. Artık daha derinden hissediyorum acıları. O annelerin acıları benim acılarım. Onlarla birlikte ben de ağlıyorum. 

16 Şubat doğum günümdü. Ama kutlamak bile gelmedi içimden. Ahmet sağ olsun pasta alıp gelmiş. Çekirdek aile kutladık yeni yaşımı, formaliteden. Ne desem boş, ne yazacağımı bile bilmiyorum. Dilerim her şey daha güzel olur artık. Dua etmekten başka bir şey gelmiyor elimden.

13 Şubat 2015 Cuma

Bunu Evde Deneyin: Kitap Sayfalarından Yaş Günü Süslemesi

Ayşe Ece'nin bir yaşını evde ailecek kutladık. Süslemelerinden pastalarına, elbisesinden ıvır zıvırına kadar her şey el emeği, göz nuruydu. Böyle incik cincik şeylerle uğraşmayı seviyorum ne yapayım :)

Şimdi konumuza dönecek olursak, bu süsleme dediğim şey bunting dedikleri, Türkçesini ise tam olarak oturtamadığım bir şey. Gemi bayrağı, flama vs. diye geçiyor ama böyle söyleyince kafada bir şey canlanmıyor. Çevirmen kimliğimi de işin içine sokmasam olmuyor, bir hastalık bu sanırım.

Neyse, konuya giremedim bir türlü. Fotoğraflardan görüleceği üzere, gözden çıkardığım ve Ayşe Ece'nin bir kısmını yırtıp yırtıp attığı bir kitabı aldım. Bir sayfasına aşağıdaki flama şeklini çizdim, sonra maket bıçağıyla bastırarak kestim. Böyle bastırarak kesince sonraki sayfalara da şeklin izi çıkıyor ve her defasında şekli çizmenize gerek kalmıyor. Yeterli sayıda sayfam olunca keçeli kalemle harfleri yazdım. Şablonunuz varsa daha muntazam harfler elde edebilirsiniz tabii ki. Benimki elde ancak bu kadar oldu. Sonra bunları yaş günümüzün ana renkleri olan sarı, turuncu ve mavi renkli iplere kağıtların üst kısımlarını katlayıp ipi içlerinden geçirmek suretiyle yapıştırdım. Buna benzer süslemeleri birkaç yerde görmüştüm. Ben biraz değiştirip bu şekle getirdim. Umarım sizlere de ilham verir. Sonunda böyle bir şey oldu işte: