8 Ağustos 2014 Cuma

Çevirmenin Suçu Ne?

Temsili resmim

Hepimiz çeviri kitaplar okurken zaman zaman şöyle cümleler kurarız kendi kendimize:

"Bu isim bu kitaba ne alaka ya? Çevirmen nasıl bu ismi verir bu kitaba? Falanca isim bence daha güzel olurdu."

"Bu kadar da yazım hatası yapılmaz ki! Hiç beğenmedim bu çeviriyi."

"Ya kapaktaki kız sarışın, kitaptaki kız esmerdi. Çevirmen söylememiş mi acaba?"

"Bir sürü anlatım bozukluğu var. Çevirmenin aklı başka yerdeydi herhalde bunları çevirirken."

"Burada mantık hatası var; tamam kesin ya, bu çevirmen dalgın."

"Ne kadar çok ara cümle, ne kadar çok kesik çizgi var. Çevirmen becerememiş herhalde, bu yola başvurmuş."

"Ne kadar uzun cümleler ya, insan çevirirken şunları böler."

Ve daha buna benzer bir sürü eleştiride bulunabiliriz.

Şimdi çevirmenim diye bütün çevirmenleri savunacak halim yok, zaten her zaman çevirmen haklıdır diye bir şey de söz konusu olamaz. Burada anlatmaya çalışacağım, yukarıdakine benzer eleştirilerde suçun çevirmende olmadığıdır.

Örnekler üzerinden gidecek olursam: (Burada biraz da olsa yabancı dil bilgisine sahip olduğunuzu varsayıyorum. Zira yabancı dil bilmeden çeviri üzerinden eleştiri yapmak abes geliyor bana.)

* Kitapların üzerinde gördüğünüz, kimi zaman beğenmediğiniz, kimi zaman da cuk oturmuş dediğiniz isimler var ya, hah, işte onlara her zaman çevirmen karar ver(e)miyor. Bu konuda en son kararı genelde yayınevi veriyor, o da hangi ismin daha ilgi çekeceğini, daha çok satış getireceğini hesaplayarak bunu yapıyor. Yani çevirmen kitabın orijinaline sadık kalıp ismi bire bir çevirse de yayınevi bunu istediği gibi değiştirebiliyor. Bunun acı bir örneğini ben de yaşadım maalesef. Sırf daha çok ilgi çeksin diye kitapla neredeyse alakasız bir isim vermişlerdi. 

* Bazen belli etmesek de biz çevirmenler de insanız. Hata yapabiliyoruz. Evet, Word'de yazım hataları görünüyor; evet, -en azından ben- metni yayınevine teslim etmeden önce defalarca baştan sona okuyorum ama yine de gözden kaçırdığımız şeyler olabiliyor. Ancak burada suçu çevirmene atmak adaletsizlik olur. Çünkü bir editörün bu metni tekrar okuması gerek. Ama maalesef ülkemizde editörle -ya da adamakıllı bir editörle- çalışan yayınevi sayısı çok az. Pek çok kitap hiçbir kontrolden geçmeden baskıya veriliyor.

* Çevirmen söyler efendim, söyler de yayınevi bunu dinler mi? Pek çok kez yayınevi orijinal kapağı satın almak istemez, dışarıdan birine yeni bir kapak yaptırır ama buna da özenmeyebilir. Sonuçta ortaya kitabın ruhuyla alakasız bir kapak çıkar. Bunu da maalesef yaşadım. Kitabın birinde başkahraman kız mavi gözlü, kahkülleri olduğu ısrarla söylenen bir karakterdi ancak kapakta saçları beline kadar gelen, kahverengi gözlü bir kız vardı.

* Yukarıdaki yazım hatasında bahsettiğim şeyler burada da geçerli. 

*Mantık hatası olabilir, çevirmen bunu da fark etmiş olabilir ancak onun görevi bunları düzeltmek değil, çevirmek. Şöyle düşünün, Türkçe bir kitap okurken hiç mantık hatalarına denk gelmediniz mi? Geldiniz. Aynı şey yabancı kitaplarda olamaz mı? Olabilir. Bizde şöyle bir algı var, bir kitap yabancıysa kesin harikadır, mantık hataları olamaz, varsa da bu çevirmenin hatasıdır.

* Bu kesik çizgi de ara cümleler de, aynı şekilde devrik cümleler de, bir üslup meselesidir. Yazar öyle tercih ettiyse çevirmen olarak, "Ya ben bunları birleştireyim de uğraşmayayım şimdi bu çizgiydi, ara cümleydi." falan deme hakkınız yok. Mesela, Hemingway çeviriyorsanız onun az ama öz cümlelerini kısacık kısacık görüp birleştirmeye kalkarsanız yazara ihanet etmiş olursunuz.

* Yukarıda dediğim gibi yazarın üslubuna saygıdan uzun cümleleri bölme gibi bir lüksümüz yok. Bazen öyle bir cümle çeviriyorum ki sayfanın yarısını kaplıyor. Yazar da bilirdi tabii ki bunu bölmeyi ama böyle yazmışsa vardır bir bildiği, değil mi ama?

Bunlara ek olarak bir de çevirmen olarak yaptığınız güzel bir iş editör, kapağı hazırlayan grafiker vs. tarafından kötü bir hale getirilebilir. Örneğin, çevirdiğim bir kitapta doğru olduğundan adım gibi olduğum cümleler, ifadeler vs. bana danışılmadan başka şeylere çevrilmişti. Tabii ki baskıya gittikten sonra yapılacak bir şey yoktu. Bir daha da o yayıneviyle çalışmadım. Kapak tasarımına gelince, sizin özene bezene hazırladığınız kapak yazıları yazım ve imla kurallarından bihaber bir grafiker tarafından mahvedilebilir, ortaya da yazım hatalarıyla dolu bir kapak çıkabilir. Bir kitaba kafanızdan puan verirken ilk olarak, genellikle, kapağına baktığınızı var sayarsak bu çok acı bir şey. 

Kısacası çeviri kitaplarda bir sorun gördüğünüzde hemen çevirmene yüklenmeyin, bu dediklerimi de bir hatırlayın. Sevin çevirmenleri, cici onlar :)

Not: Burada bütün yazdıklarımın sonuna toptan bir "bence" koyuyorum.

Not 2: Bu da bir iç dökme yazısı oldu sanırım. 

6 yorum:

  1. Kitabın ismini yazım hatalarınının suçunu çevirmende bulan mı varmış? Bu çok büyük bir cahillik olur.
    eDİTÖR VE SON OKUYUCU DİYE BİR KAVRAMI BİLMEYENLER var demekki 0.o

    YanıtlaSil
  2. Maalesef var Nabrut, bizzat karşılaştım bu örneklerle. Çok üzücü gerçekten :(

    YanıtlaSil
  3. Böyle yazıları empati yapmak açısından, yargılamamak açısından çok yararlı buluyorum. Genelde pek kolay eleştirmem, aklıma geleni söylemem; ama bunu okuyunca daha da dikkatli yadedeceğim sizleri :) Bu arada 20 maddede ben oyununa davetlisiniz. Konuya direk linkinizi de verdim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :) Oyuna en kısa zamanda katılmaya çalışacağım, benim için de güzel bir etkinlik olacak.

      Sil
  4. Demek ki neymiş çevirmenleri seviyormuşuz :) Artık çevirmenleri vara yoğa eleştirmeyin di mi ama :)

    YanıtlaSil