"Çok sıkıcı değil mi?"
"Hala televizyon almadınız mı?"
"Çocuk olunca alırsınız mecbur."
"Olan biteni nasıl öğreniyorsunuz?"
"Televizyon da yok, nasıl vakit geçiriyorsun(uz)?"
Evet, Ahmet'le sık sık maruz kaldığımız sorulardan bazıları. Evimize gelenler hiçbir odada televizyon olmadığını görünce önce şaşırıyor, sonra bazıları "Aslında en güzeli de, işte..." diye başlayan cümleler kuruyor. Bazı iyi niyetli tanıdıklarımız da özellikle evliliğimizin ilk yılında " Bak, eğer alamadıysanız biz alalım, hediyemiz olsun." bile dediler :)
Daha evlenmeden önce konuşmuştuk bu konuyu, evimize televizyon sokmayacaktık. Bu konuda Ahmet de benle aynı görüşte olduğu için çok şanslıydım tabii ki. Bir savaş vermek zorunda kalmadım yani.
Şimdi bize sorulan soruları kısaca cevaplamak isterim:
Hayır, hiç de sıkıcı değil televizyonsuz hayat. Hayır, evde sıkılmıyorum televizyon olmadığı için. Çünkü vaktim yok. Ayşe Ece doğmadan önce de böyleydi, ondan sonra da böyle oldu.
Evet, ilk yıllarda yoktu. Çocuğumuz oldu, iki yaşına girecek inşallah bir buçuk ay sonra. Hala almadık. Mecbur değiliz demek ki. Çizgi film istediğinde ki sadece bir tane var izlediği, bilgisayardan açıyoruz izliyor. O da izlemiyor ya neyse, en fazla iki dakika.
Olan biteni her yerden öğreniyoruz, sonuçta tek haber kaynağı televizyon değil. Sosyal medya var, eş dost var. Zaten çok önemli haberler ister istemez kulağınıza ulaşıyor. Hangi mankenin hangi şarkıcıyla nerede görüntülendiğini de bırakın öğrenmeyelim yani.
İzlemek istediğimiz şeyler olmuyor mu bazen, oluyor. O zaman da internetten açıp reklamsız (gerçi artık burada da reklamlar var ama en azından televizyondaki kadar çok değil), istediğimiz saatte, istersek atlaya atlaya izliyoruz. En azından seçme şansın var. Televizyonda yok mu, elbette kanal değiştiriyorsun ama sonuçta o kanalda bile izlemek istemediğin reklamlar, bölümler vs. oluyor.
Televizyon yokken yapılacak o kadar çok şey var ki.
Bir kere iletişim kurmak var. Bir kutunun önünde oturup boş boş bakmaktansa karşındakinin gözlerinin içine bakmak var. Hal hatır sormak var. Kitaplarını alıp çay ya da kahveyle hoş zaman geçirmek var. Dışarı çıkıp dolaşmak var. Var da var...